Bazen bir insanın sevdiğine yapacağı en büyük kötülük, onun iyiliği için davranma hakkını
kendinde bulmasıyla başlıyor. Hikayemizde Nilgün, Sinan’ı körlükten kurtarmak üzere
adımlar atıyor, sevdiği adamın herkes gibi görmesini arzu ediyor. Ama bu süreç, çelişkiler ve
özgünlüklerle dolu, tuhaf bir serüvene dönüşüyor. Bir aşamadan itibaren Nilgün, Sinan’ın
gerçekliğine körleştiğini, ona aslında bir çeşit tek tipleştirme dayattığını anlayamıyor ve
tahribata yol açıyor.
Hikâyemizin ana karakteri Sinan ile eşi Nilgün’ün çatışması üzerinden, yaşadığımız hayatın
hiç de göründüğü gibi olmayan taraflarına ışık tutarken, bir yandan da görüntüler dünyasının
değişken çehrelerini, farklı görme biçimlerini sergilemeyi amaçlıyorum.
Director’s Statement
Sometimes, the biggest harm someone can do to a loved one finds its origins at the moment that person takes for granted the prerogative to act for someone else’s good. Our story tells how Nilgün takes the steps to save Sinan from blindness, wishing that the man she loves sees like everybody else. However, this process transforms into an odd adventure of contradictions and eccentricities. After a while, Nilgün fails to comprehend that Sinan gets blind to his own reality and that she forces a sort of uniformity onto him, eventually causing him harm.
Through the conflict between our protagonist Sinan and his wife Nilgün, while illuminating certain aspects of our world which certainly are not what they seem, I aim to display varying facets of the world of vision, different ways of seeing.